Ana içeriğe atla

Kayıtlar

Şubat, 2011 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

Sevgililer Gününüz Mübarek Olsun...

Bu yıl ilginç bir tesadüf oldu, sevgililer günü ile kandil çakıştı... Bir vakitlerde de yılbaşı ile ramazanın ilk günü denk gelmişti. O sene kimse doğru dürüst içememişti, haliyle bizim gibi her durum ve şart altında çoşamayanlar için yeni yıl kutlamaları pek sönük geçmişti. Bu sene acep ne olacak, diye düşünmekten geri duramıyorum... hınzırlık genlerimize işlemiş... Ama bence aşk da bir çeşit ibadet... yani ha öyle ibadet etmişsin, ha böyle... değişen bir şey olmaz gibi geliyor... Yaradana sevgimizi, yarattığının üzerinden göstermekte var bizim dinimizde... bu gece de yaradılanı sevdik, yaradandan ötürü deyip, Yunus’un izinden gidersiniz, olur biter sonuç itibarı ile... Bu yazıya başlamadan önce sevgililer günü’nün tarihçesine bakayım dedim... Şimdi bloglarda yazıyoruz, insanlar kıymet verip okuyor, omuzlarıma bir sorumluluk bindi. Olur olmaz şeyler yazmamak lazım... Açtım, okudum... Meğer bu aşk ve sevgi gününün altında bir kalbur cücüğü varmış... Olay bildiğimiz gibi değilmiş... 15

Bende bu dağların nesine geldim...

Kaptan’ın seyir defteri... Yıldız tarihi 2011... ‘Ne var yahu, hadi gidelim, hadi görelim, hadi yapalım, üç günlük ölümlü dünya... içimizde kalacağına anılarımızda yer alsın’ mantığı ile giriştiğimiz deneysel yaşam yolculuğumuzun bu ayki durağında bir dağa geldik. Dağa gelen her normal insan evladı gibi, etrafımızda vahşi bir doğa, sarp kayalıklar ve soğuk bir hava beklerken, Taksim meydanı’ndan daha sıkışık bir trafik, maç varmış da az önce dağılmış tadında bir insan kalabalığı ve günlük güneşlik, yazdan kalma bir hava bulduk... Hani utanmasa ağaçlar çiçek açacak, millet şortla gezecek, şıpıdık terlik giyecek...   Bu ‘herşey var, kar ve sessizlik yok’ manzarasının fonunda nerden geldiği bilinmeyen ama nedense hiç dinmeyen cıstak, cıstak şeklinde müzikte, üç alana bir bedava mantığı ile kaderin bize hediyesi galiba... Dağda kayak tatili dediklerinde herşeyi düşünmüştüm de, böyle bir şeyi düşünmemiştim. Ya ben iflah olmaz bir münzeviyim, sosyal olguları doğru değerlendiremiyorum, ya da