Bu yıl ilginç bir tesadüf oldu, sevgililer günü ile kandil çakıştı... Bir vakitlerde de yılbaşı ile ramazanın ilk günü denk gelmişti. O sene kimse doğru dürüst içememişti, haliyle bizim gibi her durum ve şart altında çoşamayanlar için yeni yıl kutlamaları pek sönük geçmişti. Bu sene acep ne olacak, diye düşünmekten geri duramıyorum... hınzırlık genlerimize işlemiş... Ama bence aşk da bir çeşit ibadet... yani ha öyle ibadet etmişsin, ha böyle... değişen bir şey olmaz gibi geliyor... Yaradana sevgimizi, yarattığının üzerinden göstermekte var bizim dinimizde... bu gece de yaradılanı sevdik, yaradandan ötürü deyip, Yunus’un izinden gidersiniz, olur biter sonuç itibarı ile... Bu yazıya başlamadan önce sevgililer günü’nün tarihçesine bakayım dedim... Şimdi bloglarda yazıyoruz, insanlar kıymet verip okuyor, omuzlarıma bir sorumluluk bindi. Olur olmaz şeyler yazmamak lazım... Açtım, okudum... Meğer bu aşk ve sevgi gününün altında bir kalbur cücüğü varmış... Olay bildiğimiz gibi değilmiş... 15