Oldu bitti, nebatatla aram iyidir. Saksıları, bahçeleri, baharda yeşeren dalları, çiçek açan ağaçları çok severim… Kuru kabukların üstünden filiz veren yeşil yapraklar içimi yaşama sevinci ile doldurur. Orman görsem mutlu olurum… Çiçeklerle ilk teşrik-i mesaim üniversite yıllarımda başlar. Annem, bakımı külfet olur diye evde çiçek barındırmazdı. Bu yüzden aklım erince ben eve bir şeyler taşımaya başladım. Hiç unutmam, yağmurlu bir bahar akşamı deniz otobüsünden indim, baktım karşımda mimoza dalları satan çingene bir kadın… Cebimde sadece eve gidecek kadar taksi parası var. Sordum mimozalar da o kadarmış. Parayı çingeneye verdim, o yağmurun altında eve kadar mimozaları koklayarak yürüdüm. Sevincimi hala hatırlarım… Bir gün Beşiktaş’tan geçerken çiçek pazarına uğradım. Saksıların içindeki rengârenk çiçekleri kaç saat seyrettiğimi hatırlamıyorum. O gün eve iki saksı çiçekle geldim. Annem itiraz etti, olmaz, yaşamaz bunlar burada dedi… Ama o saksılar, yıllarca anneme inat bizim salonun