Bu sabah kızları havaalanına götürdüm. Onlar, kimlik kontrolünden geçtikleri dakika beni unutarak, anneanne’leri ile yaşayacakları, çikolatalı kek pişirmek, pazar tezgahlarından incik boncuk alışverişi yapmak, televizyon karşısında kuruyemiş yemek ve dizi seyretmek gibi, üçüne ait pek çok küçük ritüel ile dolu, ilk çeyrek devre tatillerine uçtuktan sonra, havaalanında, ekranları görebileceğim bir yere oturarak kahvemi içtim. Defne ve Deniz gittiğinde, uçak varacağı yere inene kadar terminalde beklemek de adet oldu. Kötü bir şey olursa, kendim aslında süper güçleri olan bir kahraman olduğumdan ve tuvalette üstümü değiştirip, hemen müdahale edeceğimden, ev-havaalanı arasındaki mesafeyi aşmakla vakit kaybetmeyim, diyorum herhalde... Gerçi kırk kilometreyi bir sentondan daha kısa zamanda gidiyorum ama olsun. Çocuklarım söz konusu olduğunda bir sentonun bile önemi var... Pegasus’un PC-178 nolu uçuşu Dalaman’a tekerlek koyduktan, bu arada Sun Express’in XQ-8101 nolu Adana ve Ana