Ana içeriğe atla

Kayıtlar

Kasım, 2012 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

Bulut Atlası

Bu sabah kızları havaalanına götürdüm. Onlar, kimlik kontrolünden geçtikleri dakika beni unutarak, anneanne’leri ile yaşayacakları, çikolatalı kek pişirmek, pazar tezgahlarından incik boncuk alışverişi yapmak, televizyon karşısında kuruyemiş yemek ve dizi seyretmek gibi, üçüne ait pek çok küçük ritüel ile dolu, ilk çeyrek devre tatillerine uçtuktan sonra, havaalanında, ekranları görebileceğim bir yere oturarak kahvemi içtim. Defne ve Deniz gittiğinde, uçak varacağı yere inene kadar terminalde beklemek de adet oldu. Kötü bir şey olursa, kendim aslında süper güçleri olan bir kahraman olduğumdan ve tuvalette üstümü değiştirip, hemen müdahale edeceğimden, ev-havaalanı arasındaki mesafeyi aşmakla vakit kaybetmeyim, diyorum herhalde... Gerçi kırk kilometreyi bir sentondan daha kısa zamanda gidiyorum ama olsun. Çocuklarım söz konusu olduğunda bir sentonun bile önemi var... Pegasus’un PC-178 nolu uçuşu Dalaman’a tekerlek koyduktan, bu arada Sun Express’in XQ-8101 nolu Adana ve Ana

1453

Dün gece bir rüya gördüm, gündüz niyetine... Allah hayırlara tebdil etsin...  Rüyamda, güya sabah olmuş, uyanıyorum. Camdan bakıyorum. Hava pırıl pırıl... Kış günü kıyamette böyle güneşli hava da nereden çıktı diye düşünüyorum. O sırada annem geliyor. Bugün İstanbul’un fethinin yıldönümü, baksana belediye her yere ‘1453’ yazan bayraklar asmış, o yüzden hava bu kadar güzel diyor. Şantiyeye gideceğim için alışkanlıkla pantalonlarımdan birini ve üstüne de uzun kollu gömleğimi giyiyorum. Ama rüya bu ya, pantalon binici pantolonu gibi... Üstümdeki gömlekte bol kolları, geniş fırfırlı yakası ile adeta bir ispanyol gemicisi gömleği... Tek eksiğim bir pelerinle, bir at...  Arabama binmek için otoparka indiğimde, eksiklerden birinin giderildiğini görüyorum. Zira benim gariban düldülüm gitmiş, yerine bembeyaz, küheylan gibi bir at gelmiş. Şimdi bunun huyu suyu nasıldır, ısırır mı, teper mi, ayrıca köprüde OGS’den geçebiliyor muyuz, falan diye düşünürken, hayvanla göz göze geliyoruz. Başı

Proje Çalışmasının Aşamaları Nelerdir?

Mimarlık fakültesine girdiğimizde, bize proje çalışmasının aşamalarını öğretmediler. Sanıyorum bu, yeni başlayanlar dışında herkesin malumu olduğundan, kimse zahmet edip, açıklama yapmadı. Ben kendi adıma, bunları öğrenirken çok zorlandım. Misal, yıllarca eskize çizilen projelere avan proje, şöhler kağıdına çizilenlere kesin proje denir, sandım. Diyeceksiniz ki ne alaka... İzah edeyim. Şimdi eskiz ucuz bir kağıt ya... Avan projede de avamla bir ses benzeşmesi var. Dolayısı ile, ucuz eskiz kağıdına çizilen proje avan proje olsa gerek diye düşündüm. Şöhler, eskize göre daha haysiyetli bir kağıt olduğundan ve en önemlisi üzerine çizilenler öyle kolayına silinemediğinden, projelerin şöhlere çizilerek kesinleştirildiğini, bu yüzden şöhlere çizilen projelerin kesin proje olduklarını düşündüm. Birde gerçekte Frank Lloyd Right’ı, uçağın mucidi Right kardeşlerden biri sanmamla ilgili bir hikayemde vardır ama artık başka zaman anlatırım. Proje aşamalarının mimarlık öğrencilerine anlatılma