Ana içeriğe atla

Kayıtlar

Mart, 2012 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

Bu da mı şike?

Dün Fenerbahçe’nin kadınlar ve çocuklar için Bursaspor’la oynadığı maça gittik... Bundan önceki maçda Fatih Terim’in kafasına tribünden birşey atılmış, kaşı yarılmış.. O yüzden Fenerbahçe seyircisiz maç oynama cezası almış... Şimdi kadınlar ve çocuklar futbol konusunda fasulyeden sayılıyor ya, seyircisiz maç oynama cezası alınca, stada erkekleri almıyorlar, sadece kadınlar ve çocuklar maçı izleyebiliyor... Dün gördüğüm manzaradan sonra şunu söyleyebilirim;  yakında cezalı maçlara Fenerbahçeli kadınları ve çocukları da almazlar... Çünkü geçen akşam Şükrü Saraçoğlu'nda anlatılmaz yaşanır bir atmosfer vardı. İçeri de resmi rakamlara göre 42.960 kadın... Dışarıda gayri resmi rakamlara göre en az 20.000 erkek... Kadınlar içeriden, erkekler dışarıdan... Öyle bir çoşku, öyle bir takım ruhu, öyle bir kenetlenmiş kitle ki, belki maça erkeklerin gelmesi  serbest olsa,  bu kadarı olmazdı... Bu maçın böyle bir atmosferde geçeceği başından bellliydi aslında... Cuma sabahı saat 10:00’

Elveda Haydarpaşa...

Ben tren yolunun kenarında oturuyorum. Penceremin önünden her gün katar katar yük trenleri, banliyöler, yolcu trenleri geçiyor. Gerçi yolcu trenleri için artık ‘geçiyor’ diyemeyiz. Çünkü seferleri iptal edildi. Biliyorsunuz Haydarpaşa Garı yaz başında kapanacak. Bir rivayete göre otel, bir rivayete göre alışveriş merkezi olacak... Şehrin ‘land mark’ tabir edilen referans noktalarının işlevlerini değiştirmesi bazen iyi sonuçlar verebiliyor. Misal, yıllarca harabe halinde kalan Çırağan Sarayı’nın otele dönüşmesi, örnek kabul edilebilir. Yıkıntılar arasından, Türkiye’ye gelen A plus yabancı müşterinin, parasını severek harcayacağı bir otel çıkarılmıştır. Haydarpaşa Gar’ı restore edilerek, yeniden işlevlendirildiğinde de çok güzel bir otel veya alışveriş merkezi olması kuvvetle ihtimaldir. Çünkü binanın kendisi güzeldir. Konumu ve denizle ilişkisi muhteşemdir. Ama yeri güzel diye, ait olduğu kente sadece temelleri ile değil, aynı zamanda ızdırabı ve sevinci ile de bağlı olan bir b

SBHO

Bugün kişisel gelişim yazılarımın ikincisi ile karşınızdayım. SBHO... Yani; S enden B ir H alt O lmaz... Aslında Ne Olsun İstiyosun’dan sonraki yazının başlığı NP-Neyin Peşindesin olacaktı ama, bu sabah gazetede gördüğüm bir haber üzerine, bu konuyu atlayıp direk ‘Senden Bir Halt Olmaz’ bölümüne geleyim istedim. Haber Gülben Ergen ile ilgili... Kadıncağız cep telefonundan birilerine mesaj göndermiş. Gazetecilerde artık hangi teknik ve hangi objektifi kullanıyorlarsa bilinmez, bu mesajları görüntülemeyi başarmışlar. Ben kendi cep telefonumun eşşek kadar ekranında yazanları bile doğru dürüst göremediğim için, bu görüntüleme kısmı, bana en az olayın kendisi kadar ilginç geldi ama şimdilik bu bölümü atlayım, müsaitseniz sadede geleyim. Yalnız ondan önce ufak bir paratez açmak isterim. Bundan sonra okuyacaklarınız, asla ve kat’a Gülben Ergen’in kime mesaj yazdığı, neden yazdığı, halen evli olup olmadığı ile zerrece ilgili   değildir. Bir kere Gülben Ergen, boşanmak üzere mahkemeye b

NOİ...

Blog yazılarımı takip eden arkadaşlarıma, buradan bir müjde vermek istiyorum. Yazın hayatımın yönünü sonunda buldum. Bundan böyle kişisel gelişim yazıları yazıcam. Zaman zaman, bu deli saçmalarını okuyup, ‘Güllü, roman yaz’, ‘Güllü, hikaye yaz’ şeklinde eşsiz desteklerinizi sunuyorsunuz. Bunun için hepinize minnettarım. Ama yazarak ve okuyarak geçirdiğim uzun ve uykusuz gecelerden sonra anlamış bulunuyorum ki; bendeniz de böyle bir kabiliyet yok. Ne kadar kasarsam kasayım, misal bir ‘Anna Karanina’ yazamam. Veya Groit Baba... Veya Üç Silahşörler... Gerçi sonuncusundan çok emin değilim. Neden derseniz, romanda aslında dört silahşör var. Atos, Portos, Aramis ve Dartanyan... Küçükken, bu durumu benden kaynaklanan bir yanlış anlama sanırdım. Şimdi ben çocuğum ya... Çocuk aklımın ‘birimiz hepimiz, hepimiz birimiz için’ deyip kılıçları çattıkları zaman, kareye dört adamın girdiği hikayenin anlatıldığı kitabın adının ‘üç silahşörler’ olmasını anlamayacak kadar az gelişmiş olduğunu düşünürdüm.