(Toskana'nın Bağları II. Bölüm) İtalya’ya gidişimize bir hafta kala, Feray’ın bizim için henüz kalacak bir yer organize etmediğini fark etmemizle birlikte, zamanın akışı aniden hızlandı. Nedense her durumda aşırı sorumluluk sahibi olmayı marifet sayan ahmak kafam ve ben, bütün saatlerimizi internet karşısında, ev ve belki uygun fiyatlısını buluruz, ümidi ile otel sitelerini araştırarak geçirmeye başladık. Ben o yan bu yan debelenip, kuş gibi çırpınırken, Gaye ‘de bir sandalyeye tünemiş vaziyette, elinde sigarası ve kahvesi olduğu halde yanımda oturuyor, her şeye bir bahane buluyordu. -Gaye, bu ev nasıl? -Merkeze uzak... -Peki bu? -Salonu küçük... Gece uykumuz kaçsa, şöyle çıkıp yayılacak yer yok... -Tövbe, tövbe... Yahu satın mı alıcaz. Salonundan bize ne... Al bi de bu var. Buna ne dersin? -Terası yok. -Terası mı yok... -Akşam günbatımına karşı, şarabımızı alıp, terasta sigara keyfi yapamayacaksak, İtalya’ya gitmek neye yarar? -Valla çok haklısın. Ben