Ana içeriğe atla

Kayıtlar

Temmuz, 2014 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

LNB veya diğer bir deyişle Elenbi

Geçen hafta, bazı televizyon kanallarını izleyememeye başladım.  Görüntü yerine ekranda ‘sinyal seviyesinde azalma var, Digi kutunuzu kontrol edin, yok açın, olmadı kapayın’ tarzında yazılar çıkmaya başladı. Bende bilinçli bir tüketici olarak Digitürk’ün müşteri hizmetlerini aradım. Telefon hattının diğer ucunda şikayetimi dinleyen eleman, anten kablosunun arızalanmış olabileceğini, bizim bölgemize bakan yetkili servisi yönlendireceğini söyledi. Müşteri hizmetleri ile konuştuktan sonra, Digi kutuya baktım. Dramım kutunun arkasındaki beyaz kalın kablonun ucunda görünüyordu. Hakikaten anten kablosunun ucundaki metalin, arkasındaki kablo ile bağlantısı gevşemişti. Anten kablosunu yerinden söktüm, metal ucu kablodan ayırdım. Ancak bu tarz uçları kablolar ile birleştirmeye yarayan özel pense benim alet çantamda olmadığından, çaresiz teknik servisin gelmesini beklemeye koyuldum. Teknik Servis, Cumartesi sabahı geldi. İki tane genç delikanlı... Bir tanesi sarışın, uzun boylu, ağzı laf y

Güllü’nün Bisiklet Askısı ile İmtihanı

Sabah kalktım. Bisiklet askısını aradım. Nihayet, aylar önce kaldırıldığı dolabın en üst rafında buldum kendisini. Önüne arkasına yığılmış bir sürü eşyayı halının üstüne indirdim. Askıyı raftan çektim, çıkardım. Boyum, dolabın en üst rafına yetişsin diye ayağımın altına koyduğum İkea taburesine birden fazla kere inip çıkarak, halının üstüne indirdiğim eşyaları gerisin geri dolaba yerleştirdim. Sonraki iki saat boyunca 'acaba biz bu askıyı arabaya nasıl şey ettiriyoduk' sorunsalı ile uğraştım. En sonunda yirmi tane ipin her birinin nereye bağlanacağını hatırladım ve askıyı alıp otoparka indim. Askıyı arabaya takmadan önce, apartmanın bodrumunda duran bisikletimi bodrumdan çıkardım ve otoparka taşıdım. Bisiklet askısının genişlik ayarı, bir önceki arabama göre yapıldığı için, önce biri arabaya dayanan, diğeri bisikletin asılacağı birbiri ile yaklaşık 70 derece açı yapan kolları birleştiren ayar vidalarını söktüm. Bu son hareketle, birbirinden bağımsız iki parça demir ve bir

Cemal Efendi

Kardeşimin doğacağı sene, Yenimahalle’deki bahçeli fakat sobalı evimizden, Ayrancı’daki kaloriferli fakat apartman dairesi formundaki evimize taşındık. Babamın bu kararı vermesinde, beni her hafta, Hacettepe Hastanesi’nin çocuk aciline taşıması etkili oldu sanıyorum. Çünkü sürekli ateşim çıkardı ve öksürürdüm ben o evde... Ama sebep evin sobalı olması mıydı yoksa benim üzerime giydirilen her şeyi, annem arkasını dönünce çıkarıp atmam mı, o belli değil tabii... Bir keresinde annem beni, dolma gibi battaniyeye sarıp, çengelli iğne ile yattığım döşeğe zımbalamıştı. Belki hareket edemez de, bir umut üstünü açamaz, diye... Babam bütün bu mahsurları gidermek için kaloriferli bir eve taşınmaya karar verince annem ilkten sevindi. Öyle ya, soba yak, soba söndür, külü at, kömür çıkar, gibi dertlerden kurtulmuş olacaktı. Ama bir gece önce ‘hanım ne dersin kaloriferli bir eve taşınalım mı’ diyen babama ‘ay ne iyi olur’ demesinin diyetini çok fena ödedi. Çünkü babam ertesi gün öğleye doğru, m

Bir Düğün Gecesi Hikayesi

Bugünün benim eski evlenme yıldönümüm olduğunu, sabah evraka tarih atmasam, hayatta hatırlamazdım. Tarihi yazınca kafama dank etti. 14/07/1995...  Demek ki, boşanmasaydık, bir yastıkta ondokuz'uncu seneyi bitirmiş, yirmi'nciye girmiş olacaktık. Hatırladığım kadarı ile düğünümüz güzel bir düğündü. Eski kocamın ailesinin beni istememesinin yarattığı gerilime rağmen güzeldi. Kayınvalide, bir ara düğüne sırtını dönüp oturmuştu. Artık ağlıyor muydu, ne yapıyordu bilmiyorum. Ben de akıllı, yanına gidip ‘lütfen böyle ayrı oturmayın, bu sizin oğlunuzun düğünü, kalkın aramıza katılın’ falan demiştim. Hey gidi gençlik işte...  Ben gidip kendisini düğüne katılmaya razı etmeye çalıştım da, bir şey mi değişti... Diyeceksiniz ki, nerden bildin. Şöyle ki; düğün bitip, biz Swiss Otel’in 1407 numaralı balayı odasına geldikten bir müddet sonra, odamızın telefonu çaldı. Balayı odasının telefonunun, yeni evlilerin baş başa geçirecekleri ilk gecede çalmasından daha beklenmedik bir şey