Üniversite’de okurken, halen en yakınlarımdan biri olan arkadaşım, el falıma bakmıştı... otuzbeş yaşıma geldiğimde kocamı veya çocuğumu kaybedeceğimi, devamında büyük bir ruhsal gelişme yaşayacağımı, acımın farkındalık yolunda beni büyük bir ivme ile ileri iteceğini söylemişti... O günlerde bu sözlere çok üzüldüğümü, hele anne olduktan sonra çocuklarımdan birini kaybetme ihtimalinin yüreğimi yaktığını söylemem lazım. Hele otuzbeş yaşıma geldiğimde neredeyse panik atak geçirecektim... Diyeceksiniz ki; alt tarafı bir fal, ne olmuş... Ne olmuşu var mı, bu kızı gün içinde üçten fazla düşünürseniz, akşamına arar... Hatta bir seferinde gün içinde durmadan düşünüp aramadığım için azar bile işitmiştim... ‘kontürüne kıyamadın mı’ diye kızmıştı bana... Kehaneti, 35 olmasada 40’da gerçekleşti... Çok şükür kimse ölmedi.. Bunu düşününce de aklıma hep Mahabarata’da, Arjuna’nın kadın kılığına girmesinin anlatıldığı bölüm geliyor. Arjuna, dünyanın en büyük savaşçısıdır. Birgün aşkını reddettiği